Ulu Camii
Çok sağlam, kara taştan yapılmış, Anadolu’nun en eski camiilerindendir. M.S. 639 yılında İslam orduları Diyarbakır’ı fethedince Mar-Toma Kilisesi’nin camiiye çevrilmesiyle kurulmuştur. İslam aleminde 5. Harem Şerif olarak tanınmaktadır. Duvarlarında birçok uygarlığın kitabesi bulunmaktadır.
Safa Camii
Palu (Parlı) Camii ismi de verilen yapı 1532 yıÂlında yapılmış bir Akkoyunlu eseridir. Çini ve motiflerle süslenÂmiÅŸ çok zarif olan minaresinin son zamanlara kadar kılıfla muhafaza edildiÄŸi söylenmektedir. Batısında büyük Hekim Muslihiddin-i Lari’nin mezarı vardır.
Behram PaÅŸa Camii
Behram PaÅŸa Camii, 1572 yılında Diyarbakır Valisi Behram PaÅŸa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış Osmanlı eseridir. camiinin yapımına kapısı üzerindeki kitâbesine göre 972 (1564-65) yılında baÅŸlamış ve 980 (1572) tarihinde tamamlamıştır. Ayrıntılarıyla Diyarbakır’ın yerel mimarisini yansıtan yapı, boyutlarıyla Ä°stanbul’daki sadrazam camilerinden geri kalmıyor Caminin çok süslü minberi bir sanat harikasıdır. Tamamen kesme taÅŸtan yapılmıştır. tek kubbeli bir yapıdır. Sakıflı son cemaat yeri, aynı üslupta yapılmış önündeki ÅŸadırvanı ile sütunlu bir saray giriÅŸini anımsatmaktadır. Bu tip sakıflı giriÅŸlere Osmanlı Dönemi yapılarında rastlanmakla birlikte burada olanakların sonuna kadar zorlandığını görüyoruz. Güneye özgü taÅŸ işçiliÄŸinin eklenmesi, yerel özelliklerin katılmasıyla Osmanlı Mimarisinin ana ÅŸemalar kalmakla beraber bulunduÄŸu yerlerde yerli geleneklerle beslenerek, az da olsa deÄŸiÅŸik bir karaktere büründüğünü izlemekteyiz. GiriÅŸ kapısının üstündeki saÄŸ ve sol sahanların ters düzeninin bugünkü inÂÅŸaatlarda kullanılan modern sıkıştırma usulünün günümüzden 400 sene önce taÅŸ inÅŸaatına tatbiki suretiyle yapılması fen adamlarıÂnın dikkatini çekmekte ve takdirini kazanmaktadır. 5 Mayıs 1828’de Behram PaÅŸa Camisi minaresine yıldırım düştü ve ancak 1930’da onarılabildi.
Nebi Camii
Akkoyunlu eseri olup, 15. yüzyıldan kalma taÅŸla örtülü tek kubbeli bir camiidir. Minaresinde Muhammed'den (Kaalen Nebiye) diye bahseden kitabelerin çokluÄŸundan dolayı Nebi veya Peygamber Camii denildiÄŸi sanılmaktadır. 1530 yılında Hacı Hüseyin adlı bir kasap tarafından yaptırılan minareÂsi 1960 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yeri deÄŸiÅŸtirilerek onarılmıştır.
FatihpaÅŸa Camii
KurÅŸunlu Camii’de denilmektedir. 1516-1520 yılları arasında ÅŸehrin ilk Osmanlı valisi Diyarbakır’lı Bıyıklı Mehmet PaÅŸa tarafından yaptırılmıştır. ilk Osmanlı eseriÂdir. Duvarları çok güzel Osmanlı çinileri ile kaplıdır. Mihrabı ve minÂberi görkemli bir sanat yapıtı olan camii’nin ayrıntıları Selçuklu tarzındadır. Cumhuriyet devrinde onarılan camii’nin yanında bir de türbe vardır. Daha önce çok geniÅŸ olan cami havlusu doksanların ortasında bölünmüştür. Cami bünyesinde bir kûmbette bulunmaktadır.
Hüsrevpaşa Camii
Osmanlı devri Diyarbakır ValileÂrinin ikincisi olan HüsrevpaÅŸa tarafından 1512-1528 tarihleri araÂsında yaptırılmıştır. Bina önce Ãœsreviye Medresesi adı ile yaptırılmıştır. Kesme taÅŸtan yaptırılmış olan minaresi Selçuklu tarÂzında olup, sarkıtlarla süslüdür.
Melik Ahmet Camii
Melik Ahmet PaÅŸa tarafından 17. Yüzyılda yaptırılmıştır. Tümü çiniden yapılmış mihrabı çok ilgi çekicidir. Minaresine yarıya kadar birbirini görmeyen iki merdivenÂle çıkılır, yarıda bu iki merdiven birleÅŸir. Kaidesinin süslemeciliÄŸi oldukça inceliklidir. Çini mozaiklerle süslü kabartmalar ince ve ustalıklı bir beÄŸeni örneÄŸidir.
Ä°skender PaÅŸa Camii (Merkez)
Diyarbakır’da İskender paşa Mahallesi’nde bulunan bu camiyi Diyarbakır’da 14 yıl valilik yapan İskender Paşa 1551 yılında yaptırmıştır. Bazı yazmalarda bu caminin Mimar Sinan eseri olduğuna dair bilgiler bulunuyorsa da Mimar Sinan’ın eserlerini derleyen Tuhfetûl Mimarin’de ismi geçmemektedir.
Osmanlı mimarisinde belirli bir plan tipinin uygulandığı bu caminin önünde şadırvanı, doğusunda da türbesi bulunmaktadır. Son cemaat yeri dört sütun ve köşelerdeki L şeklinde ayakların taşıdığı beş bölümden meydana gelmiştir. Sivri kemerlerle birbirine bağlanmış olan sütunların başlıkları oldukça sadedir.
Kare planlı, 14,76 x 14,76 m ölçüsündeki ibadet mekanının üzeri merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Buradaki tromplar da çok aşağıdan başlamakta ve ortası bir çizgi ile ikiye ayrılmaktadır. Trompların arası da birer kemerle birbirlerine bağlanmıştır. Bu tromplara dayanan kubbe dışarıdan onaltıgen bir kasnağa oturmaktadır.
Mihrap taştan olup mukarnaslıdır. Osmanlı mihraplarının bir benzeridir. Minber orijinalliğinden uzaklaşmış ahşap bir eserdir.
İskender Paşa Camisi Erken Osmanlı devri mimarisinin özelliklerini taşımasına rağmen, bir bakıma da Diyarbakır camilerinin etkisinde kalarak yapılmıştır. Caminin sol tarafına silindirik gövdeli, tek şerefeli taş minare eklenmiştir.
Dört Ayaklı Minare
Akkoyunlu Kasım Han tarafından yaptırılan Åžeyh mutahhar CaÂmii’sinin dört ayaklı minaresi yekpare dört sütun üzerinde inÅŸaa edilmiÅŸ ilginç anıtlardandır. Minarenin sütunları altından yedi defa geçenin her dileÄŸinin yerine geldiÄŸine inanılır.
Mes'udiye Medresesi
Ulu Camii’nin kuzeyinde ve camiÂi’ye bitiÅŸiktir. 1198 yılında Artuklu Melikül Mesut Kutbudin Ebu Muzaffer Sokman zamanında inÅŸaasına baÅŸlandığı üzerindeki kiÂtabeden anlaşılmaktadır. Motif ve kitabeleriyle çok deÄŸerli bir sanat eseri olan medresenin avlusundaki mihrabın iki yanına ustaca yerÂleÅŸtirilmiÅŸ döner taÅŸ sütunlar binanın herhangi bir yerinde meyÂdana gelecek çökmeyi veya kaymayı tespit için konulmuÅŸtur. Bina kesme taÅŸtan iki katlı olarak yapılmıştır. Mesudiye medresesi içinde öğrenim yapılan Anadolu’nun ilk üniversitesidir.
Zenciriye Medresesi
Sincariye Medresesi’de denilir. Bina 1198 yılında yapılmış olup, mimarının adı İsa Ebu Dirhem’dir.
Meryem Ana Kilisesi
3. Yüzyıldan kalmadır. Zamanla birÂçok onarım görmüş olup, Bizans devrinden kalma mihrabı, RoÂma biçimi kapısı ilginçtir. Kilisede bazı azizlerin türbesi bulunmaktadır. Åžehrin en güzel Süryani Kadim Yakubi mezÂhebi kilisesidir. DiÄŸer bir kilisede Keldani Kilisesidir.
Diğer Önemli Camiler
Ömer Şaddat Camii, Kadı Camii, Hacı Büzürk Camii, Arap Şeyh Camii, Lala Kasım Camii, Kurt İsmail Paşa Camii, Hadım Ali Paşa Camii şehrin diğer önemli camileridir.
Müzeler
Arkeoloji Müzesi
Diyarbakır'da ilk müze 1934 yılında Ulu Cami'nin devamı olan Zinciriye Medresesi'nde açılmıştır. 1985 yılında ise Elazığ caddesi üzerinde bulunan Dedeman Oteli arkasında bulunan yeni yapısına taşınmıştır. Müzede Diyarbakır yöresinden kazılar, satın alma ve müsadere yoluyla edinilen eserler, Neolitik Çağ'dan itibaren Eski Tunç, Asur, Urartu, Helenistik, Roma, Bizans, Artuklu, Selçuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı devirlerine ait eserler kronolojik olarak sergilenmektedir. Ayrıca bunlardan başka birçok başka eser de sergilenmektedir.
Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi
Şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın doğduğu bu ev geleneksel Diyarbakır evlerine güzel bir örnek teşkil etmektedir. 1973 yılında Kültür Bakanlığı tarafından satın alınıp müze haline getirtilmiştir. Müzede Cahit Sıtkı Tarancı'nın eşyaları, mektupları ve kitapları sergilenmektedir.
Ziya Gökalp Müzesi
Ziya Gökalp'in yaşadığı bu ev 1956 yılında müze haline getirtilmiştir. Gökalp'in eşyaları, mektupları ve kitapları sergilenmektedir.